a- Doğum
Ailede, başta erkek çocuk olmak üzere çok çocuk istendiğinden, gebelik döneminde erkek çocuk için hazırlık yapılır. Erkek doğuran gelin, saygınlık kazanır. Sancılar başlayınca gebeye şerbet içirilir. Yıkanan bebek kundağa sarılır ve "al basmasın" diye başucuna Kuran asılır. Al kurdele bağlanır. Köylerde çocuğun kundağına höllük (elenmiş toprak) konulur, lohusaya da kuymak (undan yapılmış bir türlü tatlı) yedirilir. Çocuğun adı evin yaşlıları tarafından konulur. Kırkı çıkmadan gezmeye götürülmez. Sünnet düğünlerinde kirve vardır. Sünnet olacak çocuk taksi ile çarşıda gezdirilir. Çocuk bir yaşına gelmeden saçı kesilmez. Saçı kesilirse ömrü kısa olur inancıyla bir yaşına kadar beklenir. Ayrıca, diş çıkaran çocuk için diş hediği kaynatılır.
b- Sünnet Geleneği
Sünnet sözcüğü Arapça kökenlidir,"işlek yol" demektir. Daha geniş tanımıyla insanların yaptıkları iyi yada kötü davranışları anlatır. “İslam Ansiklopedisi c 113 İstanbul 1968 s. 254-256” Dilimizde iyi ahlak anlamıyla da kullanılmıştır. “Devellioğlu Ferid, Osmanlıda-Türkçe Ansiklopedik lügat Ankara 1997 s 971” İnsan davranışıyla ilgili bu sözcüğün yaygın bir tanımı da "HZ. Muhammed'in sözleri işleri ve tasvipleri" olarak yapılmaktadır . <-a.g.e.>Gelenek yaşamında bu sözcük "erkeklik organının ucundaki derinin çepe çevre kesilmesi" olarak anlatılır.(Türkçe sözlük T.D.K Ankara 19O7 s 1155)
Türk kültüründe çocukla ilgili geleneklerin en katısı sünnet geleneğidir.Bu gelenek islamlığın kabulünden sonra her dönem ve her toplumda hiç ihmal edilmeden varlığını sürdürmüştür. Bu gelenek o kadar çok yayılmıştır ki hiç bir zaman tartışma konusu olmaz. Her anne - baba bir an önce çocuğunun sünnet olmasını ister.
Kırşehir,yerli halkının yanısıra değişik illerden gelip buraya yerleşen insanımızın memleket edindiği, Anadolu’nun ortasında kültürün çok canlı yaşandığı bir ilimizdir.Kırşehir'e dışarıdan gelenlerin şehrin geleneğine katkısı tartışılamaz. Ülkemizdeki sünnet etkinlikleriyle ilkbaharın sonları yazboyu veya sonbahar başlarında yapılır. Bunun nedeni okul çağındaki çocukların eğitimlerinin aksamasını önlemektir. Sünnet düğününün hafta sonu yapılmasının nedenide resmi ve özel kuruluşlarda çalışanların mesai dışındaki bu vakitlerde düğünlere katılımını sağlamaktır.
Ortalama sünnet olma yası 5-12 olsada aileler bir an önce çocuklarını sünnet ettirmek isterler. Çocuğun küçük yasta sünnet olması çocuğun bu olayı hatırlamasını önleyeceğinden psikolojik yarar sağlar. Ayrıca bu konuda çocuğun dede ve ninelerinin aceleci davranmaları yaşarken torununun sünnetini görmek istemeleri önemli bir etkendir.
Sünnet olcak çocuk ailesinden ve çevresindeki insanlardan güzel ve rahatlatıcı sözler duysada genelde şaka yollu korkutucu sözler. duyarlar.Örneğin: Sünnette balta kullanılacak sözü çoklukla kullanılır. Ama çocuğu korkutan sözlerin söylenmesi pek hoş görülmez.
Çocuğun ablası,yengesi gibi yakınları tarafından süslenen sünnet odası düğün öncesinde herşeyiyle tamamlanır.Odanın süslenmesinden işlemler renkli bezler, balonlar ve diğer süsüler kullanılır. Ayrıca çocuğun sevdiği oyuncaklarda verilir.
Sünnet düğünün mevlit mi okutularak yoksa çalgılı mı olacağı ailenin kararına bağlıdır. Düğün yeri ise ailenin sosyal ve ekonomik yapısıyla ilgilidir.Apartmanda oturanlar ve ev durumu uygun olmayanlara pastane ve lokantayla anlaşabilecekleri gibi genellikle düğün salonuna taşır. Düğün davetiyeleri orjinal ve klasik cümlelerle bastırılabilir.
Çocuk sünnet olmadan önce sevdiği arkadaşları ailesinin bir kısmım ve diğer davetlilerden oluşan konvoyda süslenen sünnet arabasıyla en önde olarak gezdirilir. Mevlit okutarak yapılan düğünlerde çocuk Cacabey Camisine götürülür.
Takılar davetlinin ekonomik durumuna bağlıdır.Altın,para,giysi t.akılabileceği gibi çocuğa uygun oyuncaklarda takılabilir. Ancak kirveden değerli bir takı beklenir.
Çocuğu sünnet olurken tutan kişiye kirve denir. Çocuğun ileriki yıllarında kirvesine saygılı olması gerektiğinden "ben senin kirvendim" sözü çocuk için ayrı bir anlam taşıyacaktı.
Son zamanlarda daha da gelişen tıbbın imkanları kullanılarak da hastanede veya evde sünnet ettirebilir.Ancak çocuğun evde sünnet olması daha çok istenmektedir.Bunun nedeni çocuğun sağlıklı olarak bu dönemin atlatmasını istenmesidir.
Buraya kadar anlatılan sünnet geleneğinde farklı uygulamalarla var olan sünnet geleneklerini görelim; Resmi veya özel kuruluşlar sünnet şölenleri düzenlerler.Örneğin Kırşehir Belediye'si gelir düzeyi düşük ailelerin sünnet çağındaki çocuklarını ücretsiz sünnet ettirmiştir. Ayrıca bir özel kuruluşun patronu çalışanlarının sünnet çağındaki çocuklarını sünnet giderlerini üstlenerek jest yapabilir.
Kırşehir'e özgü bir gelenek vardır ki son anlarını yaşamaktadır. Genellikle kırsal kesimde gelir düzeyi düşük yerlerde "apt. al "adı verilen insanların davul zurna ile yerleşim yerlerine geldiklerinde yapılan sünnetlerdir. Bu "aptal sünnetçiler" cüzi miktarda ücret ile bum işi yaparlar.Sakin ve törensiz biçimde gelenek yaşamını sürdürmektedir.
Çocuk için erkekliğe ilk adım ve bir statü kabul edilen sünnet halkımızın çoğu tarafından Türklük-İslamlık simgesi olarak görülmektedir .Türk toplumunun geleneksel yaşamından cok katı ve değişmez biçimde var olan sünnet geleneğine ailelerin olanaklarını zorlayarak da olsa yapılan düğünlerle katılımı Türklerin buna verdiği önemi gösterir.
Bu araştırma kaynak kişilerden bilgi alma ve kat.ılımlı gözlem yöntemiyle yapılmıştır.Ayrıca araştırma amacı güdülmeden çekilmiş fotoğraf video kayıtları da değerlendirilmeye alınmıştır.
Kaynak Kişiler:
Sultan NURCAN KIRŞEHİR Evli İlkokul Ev Kadını
Rabia EPPEK KIRŞEHİR Evli İlkokul Ev Kadını
Osman ATEŞ KIRŞEHİR Evli İlkokul Emekli
Hanifi ULUCAN KIRŞEHİR Evli Okur-yazar Esnaf
c- Evlenme Gelenek ve Görenekleri:
Evlenme gelenek ve görenekleri bakımından Kırşehir'in her ilçesi ve bucağı birbirine tıpı tıpına benzemez. Bunun yanında yurt çapında birbirlerinin benzeri olan gelenek ve görenek uygulamaları da vardır.
Örneğin Yurdumuzun her yerinde (Allah'ın emri Peygamberin kavli ile) diye başlayan kız isteme yolu ve yöntemi birbirinin benzeridir. Yurdumuzun bir çok yerinde olduğu gibi kızın ve evlenmek isteyen delikanlının özelliklerinin öğrenilmesi güç bir şey değildir. Artık böyle bir işe girişileceği zaman geneldedir araştırma soruşturma yapılır. Bilinen yaygın kurallar içinde kız tarafından kız istenildiğinde olumlu bir şeyler hazırlanır. Yenilir, içilir erkek tarafından kıza bir terlik ve baş örtüsü giydirilir. Böylece küçük şerbet, yani söz kesilmiş olur. Sonraki görüşmelerde nişan günü kararlaştırılır. Nişan günü, kararlaştırılan günden önce İlin büyük bölümünde olan ve şu anda kaldırılan başlık parası kesimi yapılır. Bu adet şimdi kaldırılmıştır. Düğün giderleri ve kurulan yuvanın eşyaları oğlan ve kız tarafından ortak karşılanır.
Nişan günü iki tarafın anlaşmasıyla kararlaştırıldıktan sonra (okuntu) denilen davetiyelerle eş, dost ve tanıdıklar nişan törenine katılırlar. Nişanda oğlan evi, kız evi ve yakınları geline takacakları altın yüzük, bilezik gibi takıları açıktan ve bağırarak takarlar. Şerbet dağıtılır. Kız evinden oğlan evine şerbet gönderilir. Kız ve oğlanın birlikte katıldıkları nişana günümüzde asri nişan denilmektedir.
Düğün:
Düğünden on - onbeş gün önce iki aile birlikte kararlaştırdıkları biçimde çeyiz keserler, bir yandan da medeni kanuna uygun evlenme işleminin yapılması için hazırlık yapılır. Düğün hazırlığı yapanlara damat çerez yedirerek onların istekli çalışmasını sağlar. Kaman köylerinde düğünden önce danışık (Meşveret) yemeği verilir. Bu yemekte köyün ileri gelenleri toplanarak düğünün nasıl yapılacağı kimlere ne gibi sorumluluk verileceği kararlaştırılır. Düğün, kent içinde davetiye, köylerde okuntu denilen şeker dağıtılarak eş dost çağrılır. Düğün çoğu kez Cuma günü başlayıp Pazar günü sabahı gelin alma töreni ile biter. Düğün evinin damına bayrak dikilir. Bayrak direğinin uç noktasına ya bir elma yada horoz başı takılır. Bu törene "Bayrak kaldırma" denir. Düğünde davul zurna köçek üçlüsü gösteriler yapar. Düğün yemeğinin 12 çeşit olmasına dikkat edilir. Cumartesi günü akşamı gelin alayı kurulur. Geline gidecek armağanlar bir siniye konarak öksüz bir çocuğa verilir. Bu sinide gelinin giyeceği giysilerin bir kısmı bulunur. Davul zurna eşliğinde eğlenceli bir biçimde oğlan evine dönülür. Kız evinde kadınlar kına gecesi eğlencesine başlarlar. Genç kız ve kadınlar kına tabağına mumlar yakarak donatırlar. Gelin etrafında oynayarak dönerler. Bu sırada gelin kendisi için hazırlanan sandalyeye hemen oturmaz. Küçük kız kardeşi varsa o oturtulur. Oğlan tarafından verilen armağanı aldıktan sonra yerini gelin ablasına bırakır. Bu arada gelinin eline para verip kapatırlar. Görümce yada eltilerden biri kapanan bu eli armağan vererek açarlar. Gelinin eline kına yakılmadan önce gelini ağlatmak için ağıt yakarlar. Buna "Kına övmesi" denir. Bu sırada gelinin ağabeyi ya da kardeşi oğlan evine arkadaşları ile birlikte misafir edilir. Buna "Kayın gitme" denir. Oğlan tarafı da bu konukların tüm isteklerini yerine getirirler. Bu ağırlama ertesi günü gelin alma sırasında çıkarılacak güçlükleri önlemek için yapılır. Erkekler oğlan evinde sabaha kadar yer içer eğlenirler. Sabaha karşı "Tan Pilavı" yenilir. Tekrar eğlenceye geçilir.
Sabahleyin gelin alayı hazırlanarak topluca kız evine gelin almağa giderler. Hazırlanan çeyiz arabası yüklenirken gelinin kardeşi geline kırmızı kuşak bağlar. Gelin bir odaya -kitlenir. Oğlanın babası duruma göre 100.000 TL.ye kadar kardeş yolu vererek gelinin kitli odadan çıkmasını sağlar. Gelin yakınları ile helalleştikten sonra yakınlarının yardımı ile gelin arabasına biner.
Gelin alayı değişik yollardan gelini oğlan evine getirirler. Bu arada bir mezarlığın çevresinde gelin alayı tur atar. Gelin oğlan evine geldiğinde armağan almadan arabadan inmez. Gelin kapıdan içeri girmeden daha ilk günden başlayarak saygılı, becerikli, uğurlu ve eve bağlı olmasını sağlayacak gelenekler uygulanır.
Örneğin; su dolu bir testinin kırılması, kapı eşiğine çivi çakılması, kapı üstüne konan Kuran'ın altından geçirilmesi, kollarını açan kaynananın kollarının altından geçirilmesi gibi.
Askerliğe alınma:
Kırşehir'de askerliğe alınma dönemi kendine has bir özellik gösterir. Askerliğe alınmayla ilgili "sevk pusulası"nı alan genci önce akrabaları, daha sonra komşuları yemeğe çağırır. Günlerce süren bu yemeklerden sonra muhabbetler başlar, gence asker harçlığı verilir. Daha önce askere gidenler anılarını anlatır, gencin yapacağı işler söylenir. Eğer askere gideceklerin sayısı birden fazla ise hepsi birden yemeğe çağrılır.
Asker adayının uğurlanacağı gün evde bir telaş başlar. Anne ve diğer yakınları yolda yiyeceğini hazırlar ve elbiselerini gözden geçirir. Daha sonra arkadaşları gelir ve genci davul - zurna eşliğinde otobüs terminaline götürürler. Burada davul - zurna ritminde halay çekilir, gence moral verilmeye çalışılır. Anneye asker annesi olması nedeniyle espriler yapılır ve genç herkesle tek tek vedalaşır.
e- Cenaze Törenleri:
Kırşehir ve köylerinde herhangi bir sebeple meydana gelen ölüm olayında camiden, selah. okunarak ölen kişinin kim olduğu duyurulur» Köy ve şehir halkı hangi mevsim olursa olsun, hangi işi yapıyor olursa olsun işleri bırakır, cenaze evinin yakınında bulunan bir komşunun evinden toplanılır.Neler yapılacağı ve nasıl yapılacağı konuşulur. Cenaze sahibi bir köşeye çağrılıp parasal ihtiyacı olup. olmadığı sorulur.İhtiyacı varsa cenaze masrafını karşılayacak kadar para yardımı yapılır (geri ödemek şartıyla). Bu yapılacak işler şunlardır: Beş on kişilik gençlerden oluşan bir gurup ücretsiz olarak mezar kazmakla görevlendirilir. İki kişi çevre il ilçe ve köylere haber vermekle görevlendirilip cenazenin kaldırılacağı yer.tarih ve saati duyurulur. Cenaze sahibinin il dışında yada yurt dışında yakını varsa bu kişi yada kişilerin cenazeye çağrılıp çağrılmayacağı kararı bilir kişilerce kararlaştırılarak cenazenin kaldırılış zamanı ona göre belirlenir.
Bu çalışmalar yapılırken cenaze kadınsa kadınlar arasında, erkekse erkekler arasında hazırlığı yapılır. (Kefeni biçilir, boyuna ip tutulur buna boy ipi denir, ayakları bağlanır, gözleri kapatılır). Cenaze hasta , uzun süreli yatalak, trafik kazası yada benzeri şekilde meydana gelmiş ise özel önlemler alınıp cenazenin defnine kadar en iyi şekilde muhafaza edilmesi sağlanır.
Cenazenin en yakınları bu hazırlıkları yaparken, eğer köyde ise köy halkı akrabası olanda, olmayanda hiç ayrım yapmaksızın her evde köye gelecek misafirlere bir hazırlık yapılır. Kadınlar evlerde yemek hazırlıkları yaparken erkekler köy girişinde gelen misafirleri karşılayarak evlere götürülür.
Her gelen misafirler ayrı ayrı evlerde konuk edilir, yemekleri çayları verilir. Sonra cami hoparlöründen, cenazenin kaldırılacağı anonsu yapılır. Her ev sahibi misafiri ile beraber köy meydanında cenaze namazına katılır. Cenaze yıkanırken başlayıp, mezara defnedilene kadar ölen kişinin varsa çocukları eşi ve yakınları, tarafından ağıtlar yakılır. Cenaze namazı kılınacak yerin yakınına kadar kadınlar cenazeyi takip eder.
Cenaze namazı kılınıp mezara defnedildikten sonra, toplanan cemaat köy meydanında imama Kuran okutturup topluca Allah’tan rahmet dilerler. Çevreden gelen bütün misafirler belli aralıklarla misafir olduğu ev sahibi ile beraber cenaze sahiplerinin yanına varır orada hazır bulunan imama Kuran okutturarak başsağlığı dilerler ve köyden ayrılmak için müsaade isterler. Cenaze sahibi müsaade Allah’tan diyerek misafirleri uğurlamış olur. (gelen misafirler üç-beş dk. oturup kalkmaları gerekir, fazla kalabalık almamaları için).
Cenazenin defin işlemi tamamlandıktan sonra komşuların sorumluluğu bitmez. Yaklaşık üç gün cenaze sahiplerine evinde yemek yapılmaz. Yemek işleri komşular tarafından karşılanır. (buna halk arasında ölü evinde duman tütmez denir. Eskiden yemekler odunla pişirildiği için üç gün odun yakılmaz yemek yapılmaz.duman tüttürülmez adeti devam eder). 3-4 gün geçtikten sonra komşular gelip cenaze sahibine başsağlığı diler ve yapacağı özel işi için müsaade istemiş olur. Böylece köy halkı normal işine başlamış olur.
Bu gibi olaylar ve akrabalar, komşular arasında birlik beraberlik ve kaynaşmayı sağlar. Çevre köy il ve ilçelerden gelen eş dost ve misafirler arası görüşmeler tazelenip dostluk ve dayanışmayı güçlendirir. İnsana ölümünden sonra bile saygı gösterme alışkanlığı artar.