a- Halk Meteorolojisi
İç Anadolu Bölgesinin diğer illerinde olduğu gibi Kırşehir'de de tipik karasal iklim hüküm sürer.Halk arasında tecrübelere dayanan meteorolojik tahminler çevre iller ile benzerlik göstermesine rağmen Kırşehir halkı meteorolojik olayları, eğlenceye dönüştürmüşlerdir. Bazı hava olayları halk arasında bir takım inanışlara neden olmuştur.bu inanışlardan bazıları şunlardır:
Dolu fazla yağarsa ürünlere zarar vereceği düşünülerek bunu önlemek için ocakta ısıtılan bir demir parçası yere atılır, veya dolulardan birkaç tanesi bıçakla kesilirse yağışın duracağına inanılır.
Mevsim kurak gider yağış olmaz ise öldürülen bir yılan yakılır. Köyde uğursuzluk olduğuna inanılarak evlerin bacaları kırklanır, bu olay şöyle gerçekleşir: Bu işte ehil olan bir kimse eline bir ibrik su ve kevgir alarak tüm evlerin bacalarını tek tek dolaşır,dualar okuyarak elindeki suyu kevgirden bacalara dökerek kırklar.
Kuzeydeki ve güneydeki beyaz bulutlar gökyüzünde birleşirse buna kadı başı denir. Bu arada kuşlar toplu halde havada ötüşürse yağışın olacağına inanılır. Keçiler kuyruğunu dik tutarsa yağış olacağına işarettir. Kavaklar yaprağını tepeden döker, ayvalar çok ve iri olursa kışın şiddetli geçeceğine inanılır.
b- Halk Hekimliği
1-Ayağın İncinmesi:Ayağın incinmesi gibi durumlarda öncelikle bu işten anlayan eli uz birisine gösterilir. Bu Kişiye (seyikci) denir. Seyikci, kara üzümü ezer bir bez üzerine serer ve o bezide inciyen yere sarar. Sargı ayağın ağrısı geçinceye kadar durur. Eğer geçmez ise et ezilip, yine bir bez üzerinde ayağa sarılır. İki veya üç güne bir seyikci eli ile dışarıdan kontrol eder. Bu sargılar ayağın ağrısı geçinceye kadar durur. Ayrıca eğer inciyen ayakta şişme varsa önce unla şeker karıştırılır yine bir bez üzerine serilip şişen yere sarılır. Şiş ininceye kadar sargı bekletilir. Çünkü şeker ve un karışımı hamur şişi indirir.
2-Bel Ağrısı :Belde olan ağrıların dinmesi içinde kara sakızı iyice ezip bir bez üzerine serip, ateşte bez yanmayacak şekilde kara sakızı eritip ağrıyan yere sarılır. Kara sakız sarılan yerden kendini bırakıncaya kadar bekletilir.
Diğer bir tedavi şekilde “Ocak” denilen erkek veya kadına gidilir. 0 kişi ince ipe dua okuyarak o ipi beli ağrıyan kişinin beline bağlar. Bunun içinde “el benden, şifa Allah’tan” der. Bele bağlanan ipi kendiliğinden kopuncaya kadar belde bağlı durur. Ayrıca yel bağlama da denir.
3- Boğaz Ağrısı-Düşmesi:
Boğazı ağrıyan kişi yine ocak denilen kişiye gider. O da besmele çekip üç külfü ile bir elhamı okur boğazını ovar ve kadın ise eteninin ucu ile çenesinin altından başını yukarı doğru üç-dört defa çeker. Boğaz düşmeside yine aynı şekilde olur. Boğaz ağrısının geçmesi içinde ayrıca pekmezi ısıtıp içine acı biber atarak sıcak sıcak içilince boğaz ağrısını geçirir.Bu tedavi şekli çok öksüren kişide de uygulanır.
4-Büzmecik Hastalığı:
Bu hastalık genellikle yeni doğan bebeklerde görülür. Bebek yiyip içemez. Ağzından köpük gelir ve vücudunda titreme olur. Bu hastalığın tedavisi için de ocak veya hocaya okutturulur. Muska yazdırılır. Bu hastalık 7 gün sürer ve kurtulan olmaz.
5- Dabaz Hastalığı:
Bu hastalık ya üşütmeden yada alerjiden olur. Tedavisi içinde kırmızı aşı toprağı özenir, tülbentten süzülür vücutta kızaran yerlere sürülür. Ayrıca suyu da içilir.
6- Elin Kesilmesi-şişmesi:
Elin kesilmesi durumunda öncelikle akan kanın dinmesi için kül basılır. Daha sonra tuz ve yağ ile sarılır. Eldeki şişlikler içinde şimşir kaşığın sapı ateşte ısıtılıp şişen yerin üzerine bastırılır. Veya sabah kalktığından elini yüzünü yıkamadan önce dişin kiri eldeki şişin üzerine sürülmesi halinde şiş iner.
7- Gözde Çıkan Sivilce (İt Dirseği): Yörede buna it dirseği denir. Bunun tedavisi içinde bir kişi habersizce sırtından vurduğu zaman veya köpeğin karnını doyurduğu yal çanağının içinden alınan kir it dirseği çıkan yere sürülür .
8- Kulak Ağrısı (Sancısı): Kulak ağrısı ve sancısının geçmesi için yeni kız doğurmuş kadının sütü kulağa damlatılır ve kulak kapatılır.
9- Karın Ağrısı-(Sancısı): Karnın ağrıması veya sancı olması halinde arpa ile kabağın içi pişirilir, bezin üzerine serilir hafif soğuduktan sonra karına sarılır. Başka bir tedavi şeklide barutu suda özer tülbentte süzer onun suyunu içince ağrı ve sancı hemen kesilir.
10- Kırıkların Tedavisi : Kırıkların tedavisi yine yöremizde seyikci denilen kişi yapar. Kendiri iyice dider, sabunu iyice ufalar, bunları yumurta akı ile birlikte iyice karıştırır, macun haline getirir kırık kol veya bacaklarda ise kırık yerin altına ve üstüne ince tahta koyup yaptığı macunu bir beze döküp kırık yerin üzerine sarar..O macun kırık yeri birbirine kaynatır. Kırık tutana kadar bu tedavi uygulanır.
11-Kösnü Kesme : Başı belli almayan mosmar şişlikler genellikle kişinin yüzünde çıkar. Bunun tedavisini de kösnüyü (köstebeği) tutup eteğinin ucu ile boğan kadın yapar. Yeni çıkmış 7 kösnü toprağından birer avuç toprak alınır, ardına bakmadan eve gelinir. Toprak çamur haline getirilir ve topaç yapılarak şişlik üzerine konur. Bir iplikle o toprak çeşitli şekillerde kesilir. O toprağın çamurundan da şişlik yere sürülür. Kalan çamurlu toprak bir yerde şişlik ininceye kadar saklanır. Toprak kuruyunca da şişlik iner.
12-Sırt Ağrısı:Sırt ağrılarının giderilmesi için jiletin ucu ile ağrıyan bölge çizilir. Çıkan kanın pis kan olduğuna inanılır. Buna çirtme denir. Daha sonra zeyrek ateşte pişirilir. Bezin üzerine serilir ve az soğuduktan sonra da sıcak sıcak sırtta ağrıyan yere sarılır. Zeyrek lapası ağrıyı çeker. Diğer bir yöntemde küçük küçük bez parçaları kesilir içine tuz doldurulur ve ağzı büzülerek iple bağlanır. Bunlardan 4-5 tane yapılır. Bunların ucu gaz yağma batırılır uçları yakılır. Ağrıyan yerlere konarak üstüne çay bardağı ile kapatılırlar. Hava almayan bardaklar sırt etlerini içme çeker. Bir-iki dakika öylece durdurduktan sonra bardaklar alınır. Kişi de sırt ağrısından kurtulmuş olurdu. Buna şişe vurma denir.
13-Yaraların Tedavisi: Üstü açık yaraların biran evvel kuruması için ağaç çürüklerinin tozu atılır. Cerahatli yaralar için içindeki pislik çekilsin diye üzerine ezilmiş yarma sarılır.
Bunların dışında;
- Ateşli ve baş ağrısı yapan hastalıklarda patates veya turp dilimlenerek alın kısmına konulur»Kimi zamanda yosun sarılır.
-Yanık için yumurta sarısı bir tavada kuru kuruya yakılır,bu yanmadan elde edilen yağ yanık üzerine sürülür,böylece yanık çabuk iyileştiği gibi izde kalmaz.Elma suyu da anı görevi yapabilir.
- Kabakulak için serçe kuşunun tüyleri yolunarak eti ezilip şiş kısımlara sarılır.
- Ellerdeki siğilleri iyileştirmek için sığır kuyruğu otunun çiçeği ezilerek siğil üzerine sürülür.Kuru yılan kabuğu yedirilir.
- Derma gibi cilt rahatsızlıkları için yoğurt kaymağı toprağa gömülerek bir kaç gün bekletildikten sonra derma üzerine sürülür.
-Yeni doğan çocuğun bıngıldağının çabuk sertleşmesi için başına taze tavuk pisliği sürülür.
- Çocuğun ağzında pamukçuk denen yara çıkarsa tavşan kuyruğu ile ağzı silinir veya anne sütü ile silinir.
- Çocukta pişik olursa çamaşır kili kavrularak pişik üzerine serpilir.
- Korkan çocuklara ekmek yakılarak suyla içirilir.Böylece korkusunun geçeceğine inanılır.
- İştahsızlık, tiksinme gibi hallerde peri yavşanı denen bir ot kaynatılarak hem içilir hem banyo yapılır.
- Bir hayvanın gözü rahatsız olursa deniz suyu içmiş biri hayvanın gözüne tükürürse iyileşir.
- Halk arasında nazar değmesi de bir çeşit hastalık olarak kabul edilir ve bunun için de önlemler alınır.
- Nazar değmemesi için mavi boncuk,yontulmuş iğde dalı parçası ve kaplumbağa yavrusunun kabuğu çocuğun üzerine takılır.Yine ev halkına nazar değmemesi için üzerlik otunun tohumları ipe dizilip örülerek evin girişine asılır.